26 Temmuz 2016 Salı

1) Moleküler Biyoloji ve Genetik - Başlangıç

   Herkese merhaba,

   Bu günlüğü öncelikle Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü tercih etmeyi düşünenler ve bölüm hakkında bilgi edinmek isteyenler için hazırladım. Moleküler Biyoloji ve Genetiğin, öğrencilerin yalnızca üniversite tercih döneminde karşılaştıkları bilinmeyen bir bölüm olmaktan çıkarılıp, çağın gerekliliğine uygun şekilde önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğitimine bu doğrultuda devam etmek isteyenlerin bu alanda her türlü bilgiye ulaşabilecekleri ve sorularının cevaplandırılacağı bir platform haline getirmeyi amaçladığım için, sizlerin de talepleri doğrultusunda içeriği özellikle tercih döneminde sürekli güncelleyeceğim.


    'Geleceğin mesleği' olarak klişeleştirilen Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü detaylı şekilde tanımlayıp öncelikle ülkemizdeki ve dünyadaki yerini sorgulayacağım. Bu bölümün aslında 'Günümüzün mesleği' olduğunu gösterdikten sonra, bu alanda çalışanların karşılaştıkları/karşılaşabilecekleri durumlar hakkında bilgi vereceğim. (Aslında bilim dallarından, özellikle Moleküler Biyoloji ve Genetikten bir meslek olarak bahsetmeyi doğru bulmuyorum. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü severek bitireceğiniz taktirde hayatınızın geri kalanında mesleğinizi değil hobinizi gerçekleştireceğinizi düşünüyorum.)

    Not: Günlüğü hazırlamaya yeni başladığım ve bu rehberin kendi içerisinde tutarlı olmasına özen gösterdiğim için gönderilerimi sürekli güncelliyor/düzeltiyor olacağım. Merak ettiği konularda bilgi edinmek isteyenler de sorularını ve görüşlerini bildirirlerse karşılıklı paylaşımda bulunabiliriz :)


       |Yazar hakkında

   Yazar, 2011 yılında Fethiye Anadolu Öğretmen Lisesinden mezun olduktan sonra aynı yıl İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümüne girmiştir. 2016 yılı itibariyle İYTE'den mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Yüksek Lisans Programına başlamıştır. 

   Az bilgi verip önemli noktaları kaçırmak ile kendimden çok fazla bahsedip narsistlik yapmak arasındaki ince çizgide çeşitli örneklerle temel bilimlerden biri olan Moleküler Biyoloji ve Genetik hakkında bahsetmeye çalışacağım. Haziran 2016 itibariyle İYTE Moleküler Biyoloji ve Genetik lisans programından mezun olmuş bulunmaktayım. Henüz bu bölüm hakkında bilgi sahibi olmayanlar, bölüm öğrencileri ve hatta mezunlar tarafından da sorulan o meşhur "Mezun olduktan sonra ne olacak?" sorusunu çoğunuz gibi ben de henüz lise yıllarımda çok defa sormuştum. Ne yazık ki konuyu benden daha iyi bildiğini düşündüğüm rehber öğretmenlerden, bölüm öğrencilerinden ve internetteki kaynaklardan (bir kaçı hariç) çoğu zaman tatmin edici bilgiler edinememiştim. Aksine kendimce çok çeşitli ve iyimser alternatifler üretmiştim. Farkında olmadan ürettiğim alternatiflerin ve alternatif üretme gayretimin önemini yıllar sonra anlıyorum. Bilim yapmaya başlamanın en temel gereksinimlerinden konuyla alakalı bir kaçını belirtmem gerekiyor: Kendine ve yapacak olduğun işe güven, onu başarabileceğine inan. Peki nasıl? Bilimsel metot gereği önce problemimizi tanımlamamız gerekiyor.

        |Moleküler Biyoloji ve Genetik nedir?

   En genel tanımla Moleküler Biyoloji; hücrelerin sistemleri içerisindeki DNA, RNA, protein, tüm bu moleküllerin yapımı, yıkımı, etkileşimleri ve düzenlenmeleri çerçevesinde,  biyolojik aktivitelerin molekül düzeyinde temellendirilmesi ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Genetik ise, genlerin, genetik varyasyonların ve canlılar arasındaki kalıtımın incelendiği bilim dalıdır. Bölümü tanımaya başladığımız ilk anda iki farklı tanım ve bilim dalıyla karşılaştık değil mi? İlerleyen yazılarda da göreceğimiz üzere Moleküler Biyoloji ve Genetik nedir sorusunun cevabı ciddi anlamda karışık tanımlar barındırıyor ve kişinin ilgi alanına göre bu tanımların da değiştiğini göreceğiz.



   Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü günümüzde dört temel ders üzerine kuruludur: Moleküler Biyoloji, Hücre Biyolojisi, Genetik ve Biyokimya. Bu dört temel dersin yanı sıra, Gelişim Biyolojisi, İmmünoloji, Kanser, Bitki Genetiği, Hücre Genetiği, Biyoistatistik, Biyoinformatik/Hesaplamalı Biyoloji, Viroloji, Moleküler Mikrobiyoloji, Moleküler Tıp gibi çok çeşitli alt dallara ayrılmaktadır. Yani Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü seçmekle iş bitmeyecek, sonrası için hangi alanda özelleşmek istediğinize karar vermeniz gerekiyor. (tabi bu şimdiki önceliğiniz değil, önce bölümü isteyip istemediğinize karar vermelisiniz.)

     |Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü tercih etmek

   "Oyun oynamak için sokağa ilk çıktığımda dört yaşındaydım. Bir tarafta futbol oynayan çocuklar vardı, bir tarafta ağaçlar. Doğruca ağaçlara yöneldim ve onları bir daha hiç bırakmadım. Topladığım hayvanları eve getirmeye başladım. Böcekler, kertenkeleler, kaplumbağalar.. Ailem bu durumu endişe ile karşıladı ve altı yaşında beni psikiyatra götürdü. Doktor bana 'biyofili' teşhisi koydu: Aslında bu iyi bir şey. Biyoloji üzerine uzmanlaştım ve tutkunu olduğum doğayı korumak için tüm dünyayı dolaşmaya başladım.

    Eğer bilimsel araştırmalar sadece makalelerde kalsaydı, insanların dünyanın zenginlikleri ve inanılmaz biyoçeşitliliği hakkında hiç bir fikri olmazdı. Onları, bunun bir parçası yapmam gerektiğini fark ettim ve onların da doğa ile bağlantı kurmalarına yardım etmeye çalıştım. İnsanlara bu şans bir kere verildi mi, bu bağ kuruldu mu, koparmak mümkün değil.." Çağan Şekercioğlu, Utah Üniversitesinde Doçent Doktor, Ekolog, Kuş Bilimci, Doğa Korumacı ve İlk Türk National Geographic Kaşifi.

   Çağan Hoca'nın sözlerini duyana kadar bu maceraya başlama anıma ilişkin soruları yanıtsız bırakıyordum çünkü ben de çocukluğumdan beri tuhaf şekilde doğayı, hayvanları, bitkileri, maviyi, yeşili, yıldızları, evreni kısaca bilime dair her şeyi merak ediyordum. Altı - yedi yaşlarında evde kendi çapımda deneyler yapmaya başlamıştım. Bahçemizdeki bitkilere olan ilgim zaten biliniyordu bunun yanında böcekleri çok merak ediyordum. Banyodaki tüm temizlik malzemelerini belli oranlarda karıştırmaktan tutun, kolonyanın miktarı ve yanma süresi arasındaki bağı anlamak için sobayı tereddütsüz alevler içerisinde bırakmaya kadar, henüz ilkokula yeni başlamış bir çocuğun belki de ilgilenmemesi gereken konular üzerine düşünüyordum. İlkokul üçüncü sınıftan itibaren TÜBİTAK yayınlarından çıkan Bilim ve Çocuk dergisini biriktirmeye, o küçük kartlara büyük anlamlar yüklemeye başlamıştım. Dergi ve kart koleksiyonum hala dolabımda durur. O dönemde yaşıtlarımın sokakta oynadığı oyunlar değil, bilim tarihi üzerine izlediğim belgeseller beni daha çok mutlu ediyordu. İlkokul yıllarında ısrarıma dayanamayan ailemin aldığı ışık mikroskopu setini ilk açışımı, ilk örneğimi inceleyişimi ve yaşadığım heyecanı hala hatırlıyorum. Elime mikroskopu ilk altığımda on yaşındaydım. On üç sene sonra bugün laboratuvarda rutin giden deneylerde bile mikroskopa dokunduğum anlarda o ilk anki heyecanı hala yaşıyorum.

   Ortaokulda Fen Bilgisi Öğretmenim Ferda Hoca ile dersi zaman zaman karşılıklı konuşma şeklinde ilerletirdik. Bir Fen Bilgisi Öğretmeninin bana asistanım diye hitap etmesi, temeli çocukluk hayalime dayanan bilim serüveninde kendime olan güvenimi artırıyordu. Lisede Biyoloji derslerine olan ilgim ve dirayetim de aklımdakileri iyice kesinleştirmemi sağlamıştı.
  
   Üniversite hazırlık aşamasında gittiğim dersanede aynı zamanda sınıfın ilgili öğretmeni de olan Biyoloji Hocama, kanser hücrelerinin yok edilmesini hücrenin kendi dinamikleri ile sağlamak için yaptığım deney tasarımlarımı anlattığımda ifadesiz şekilde dinlemiş ve cevap vermemişti. Gerçi aynı hoca MBG bölümüne kesinlikle gitmemem gerektiğini, asla mutlu olmayacağımı da anlatmıştı. Sadece o hoca değil, konuştuğum çoğu rehber öğretmen ya MBG hakkında bilgi sahibi değildi, ya da geleceğin mesleği, Türkiye'de zor gibi argümanlarla geçiştiriyordu. O dönemlerde Aslı Şahin'in bloğuyla (http://zephyrusblogus.tumblr.com/post/891403966/mbgsecmelimiyim) karşılaştım. Aslı Şahin, Boğaziçi MBG lisans mezuniyeti sonrası Brown Üniversitesinde Moleküler & Hücresel Biyoloji ve Biyokimya programında ALS Hastalığı alanında lisansüstü eğitimini tamamladı. Bloğunda yazdıklarıyla MBG hakkında çok gerçekçi bilgiler veriyordu ve şu sorumu bloğuna taşımıştı: "Bilkent kanserde, Bogazici genetik hastaliklarda, koc biyolojik saatte, ODTU bitki genetiginde iyi. Hangisinde uzmanlasmak istiyorsan oraya gitmelisin diyorlar. Sen ne dusunuyorsun demis Hasan isimli bir lise ogrencisi." Buradan kendisine seslenmek istiyorum o lise öğrencisi Hasan bendim Aslı abla:)) Kendisiyle geçtiğimiz aylarda İYTE Yaşam Bilimleri Topluluğu olarak gerçekleştirdiğimiz e-konferans vesilesiyle tekrar görüşme fırsatı bulduk ve yine engin deneyimleri ile bizleri aydınlattı. Umarım yolumuz bir gün bir araştırma projesinde kesişir:) Sorumdan da anlaşılacağı üzere lise yıllarımda istediğim bölüme çoktan karar vermiş, üniversite konusunda tereddüt yaşıyordum. Bir şekilde olması gereken oldu, İYTE'ye geldim. 

   Bölümdeki sınıf arkadaşlarımı, alt ve üst dönemimdekileri tanıdıkça aslında bilime olan merakım konusunda çokta yalnız olmadığımı öğrendim. Bilim konusunda benim gibi düşünen, bilimi ve bilimselliği yaşam şekli haline getirmeye çalışan insanlarla karşılaştım. Bulunduğum akademik ortamların beni geri kalan tüm aktivitelerden daha çok tatmin ettiğini gördüm. Sonuç olarak dersanedeki Biyoloji Hocamın MBG hakkındaki yönlendirmelerine rağmen MBG seçtim. Çünkü başka bir bölümde mutlu olmayacaktım. Çünkü hayatımın geri kalanını bir işi yaparak değil, çok sevdiğim hobimi gerçekleştirerek geçirmek istiyordum. 'Gittim ve döndüm'. Mutluyum:)

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümüne gelmeden önce kendinize en basit anlamda doğayı, canlıları ve canlılığın moleküler düzeydeki işleyişini öğrenmeyi sevip sevmediğinizi, bu konuda merakınız olup olmadığını sormalısınız. Moleküler Biyoloji ve Genetik, bilimin araştırma ve uygulamaya dönük en temel dallarından biridir ve bu alanda akademik olarak ilerlemek isteyenler bilim insanı olma vasıflarını taşımak zorundadır (Aksi halde bilim insanları değil bilim tüccarları ortaya çıkıyor - http://meren.org/blog/bilimsel-ahlaksizligin-gri-mecralari/A. Murat Eren, Chicago Üniversitesi Tıp Fakültesinde Asistan Profesör statüsünde hesaplamalı biyoloji ve mikrobiyoloji çalışan bir bilim insanıdır, kendisinin yazılarını takip etmenizi, yaşadığı zorlukları ve bilim serüvenini okumanızı tavsiye ederim. 

   Konumuza dönecek olursak Wikipedia tanımı ile "Bilim adamı, bilim insanı ya da bilimci, evrene ilişkin olgulara ve değişkenlere yönelik bilimsel veri elde etme yöntemlerini kullanarak sistematik bir şekilde bilgi elde etmeye çalışan kişidir. Daha sınırlı anlamda ise bilimsel yöntem kullanan bir bireydir. Kişi bilimin bir veya birden fazla alanında uzman olabilir. Bilim insanları; fiziksel, matematiksel ve sosyal alanlar da dâhil olmak üzere bilimin tüm alanlarında araştırmalar yaparlar. Onlar olaylar hakkında soru soran ve bu soruları sistematik olarak cevaplama yoluna giden insanlardır. Doğaları gereği meraklı ve iyi organize insanlardır. Diğer insanların aksine, bilim insanları bir şeyleri gözlemleme yeteneğine ve gözlemlediklerinde bir şeyler görebilme yetisine sahip olurlar.(1)"  

   Yani doğayı sorgularlar, canlılığı ve işleyişini öğrenmek isterler, burada neden olduğumuzu, sürecin nasıl ve ne şekilde işlediğini öğrenmek isterler. Arkadaşlar Neil deGrasse Tyson bilimi, "Bilgi ile cehalet arasındaki ince sınırda faaliyet gösterir" şeklinde tanımlıyor. Dolayısıyla, bu bölüme gelmeden önce kendinize doğayı gerçekten sevip sevmediğinizi sorun. Eğer cevabınız evetse ve canlılıkla ilgili süreçlerin molekül seviyesindeki mekanizmalarını öğrenmek ve öğrendiğiniz bilgiyi çalışmalarınız ile harmanlayarak insanlığa yeni bilgiler katmaktan keyif alacaksanız Moleküler Biyoloji ve Genetik tam size göre!

   Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi'nin hazırladığı 'Neden Moleküler Biyoloji ve Genetik okumalıyım?' başlıklı yazıyı(2) okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

      |Türkiye'de Moleküler Biyoloji ve Genetik eğitimi

   Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünün ülkemizdeki durumundan bahsetmeden önce bölümün temel kriterler içerisinde üniversiteler sıralamasındaki yerini alttaki tablodan görebilirsiniz. 
  

     Kendi üniversite tercihi dönemimde bloglar, forumlar, tercih siteleri arasında çok defa kaybolmuş, hangi üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü tercih etmem gerektiği konusunda kararsız kalmıştım. Yukarıdaki tabloda gördüğünüz sıralama, sonradan açılan bazı üniversiteler dışında benim tercih dönemimde de aynıydı. Sıra geldi üniversite tercihi sırasında dikkat edilmesi gereken noktalara.

     |Üniversite seçimindeki önemli kriterler
  1. Kendi tercih dönemimde de en dikkat ettiğim husus eğitim dilinin İngilizce olmasıydı. Bir Türkçe sevdalısı olarak söylüyorum, ne yazıkki bu böyle.. Hali hazırda İngilizce bilip bilmemeniz önemli değil, eğitim dili İngilizce olan üniversiteler zaten ilk sene İngilizce hazırlık imkanı sunacak ve İngilizce seviyeniz belli bir yeterliliğe ulaştığı vakit bölüme geçeceksiniz. Neden İngilizce bu kadar önemli? Çünkü günümüzün bilim dili İngilizce. Aynı Latince'nin bir zamanların Tıp dili olması gibi, günümüzde yazılan neredeyse tüm ana kaynaklar (kitaplar, makaleler) İngilizce dilinde yazılmakta.                                                                                                                       Bölümdeki ilk yılımda Biyoloji 1 alırken en temel kitaplardan olan Campbell Biology'nin Türkçesini bulup sevinmiştik. Daha ilk sayfada herkes rahatsızlığını dile getirmeye başladı kitap bildiğiniz Google Translate ile çevrilmişti! Daha sonra İngilizce orjinal metnin, Türkçe çevirisinden daha anlaşılır olduğu kanısına varıp bir daha hiç bir dersin kitabını Türkçe çevirisinden okumadık.                                                                             
  2. Bölümün kadrosu. En az dört yılınızı geçireceğiniz bölümde arkadaşlarınızdan sonraki muhatabınız hocalar olacak. Öncelikle seçmeyi düşündüğünüz üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü kadrosuna bakın. Henüz bu kavramlara yabancı olabilirsiniz ama hocaların öz geçmişleri, yayınları ve katıldıkları bilimsel çalışmalar sizleri de etkileyecek. ***Bölümün kadrosundaki bazı hocalar ayrıca yurt içi ve yurt dışında yapacak olduğunuz staj, yüksek lisans, doktora ve iş başvurularında ihtiyaç duyacağınız referansı da size sağlayacak. Şimdiden hocaların kişisel durumlarını bilmeniz çok zor ama en azından hocaların bilimsel çalışmalarının kalitesi, size verecek oldukları referansın karşı taraftaki muhatabını doğrudan ilgilendireceğinden bu konunun üzerinden durmakta fayda var.                                                                          
  3. Bölümün fiziki alt yapısı da sizleri lisans hayatınız boyunca etkileyen bir diğer faktör olacak. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü kurum içerisindeki en masraflı bölümlerin başında geliyor. Örneğin sosyal bölümlerde yalnızca öğrenci sayısını kaldıracak genişlikte bir sınıf, anfi neredeyse tüm ders materyali için yeterli iken, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bilimsel çalışmalara imkan verecek büyüklükte laboratuvar ve malzemeye ihtiyaç duymaktadır. Malzeme sorunu maalesef ülkemizde bilim alanındaki büyük sorunlardan bir tanesi. Tasarladığınız bir deneyi yapmak için gereken malzemeleri Avrupa'da veya Amerika'da en fazla iki-üç gün içerisinde temin edebiliyorken, ülkemizde aylarca malzeme beklemeniz gerekebiliyor tabi bu durum hocanın bağlantıları ve laboratuvarın maddi durumu ile de alakalı burada da akademik kadronun sağlamlığı tekrar önem kazanıyor.
REFERANSLAR

1 yorum:

  1. Bu sene 11.sınıfa geçeceğim ve istediğim bölümde bu. Kendimi bu bölüme aitmiş gibi hissediyorum. Çünkü meraklı biriyim ve bilime olan ilgim küçüklükten beri var. İlkokulda sürekli hocalara soru sorardım (Bu nasıl oluyor? Neden oluyor vs vs), özellikle de Fen bilgisi öğretmenime. Öyle yani şimdi 11 e geçiyorum ve bu bölümü ODTÜ de okumak istiyorum. Umarım ODTÜ genetiği kazanırım :)

    YanıtlaSil